Sadece fotoğraf çekti, silah çekmedi, o evin neşesiydi.” Şehit Cevdet Kılıçlar’ın eşi Derya Kılıçlar
“Yüzüğümün aynısı kardeşimde de vardı. Bu yüzüğü onun anısını yaşatmak için takıyorum.” (Şehit Furkan Doğan’ın ağabeyi Mustafa Doğan)
“Babamın ölümü bizde büyük bir boşluk oluşturdu.” (Şehit İbrahim Bilgen’in oğlu Yusuf Bilgen) “Onsuz hayata devam etmek çok zor… O hayırlı bir iş için gitti ve şehit oldu” (Şehit Necdet Yıldırım’ın eşi Refika Yıldırım)
“Şükürler olsun ki, gözlerini kapamadan önce son cümlesi tek varlığımız ‘oğlum’ oldu.” (Şehit Çetin Topçuoğlu’nun eşi Çiğdem Topçuoğlu)
“Biz kanımızı parayla satmıyoruz; dört tane çocuğum var gerekirse dördünü de gönderirim” (Şehit Fahri Yaldız’ın annesi Zeliha Yaldız)
“Babam şehit olarak döndü.” (Şehit Cengiz Akyüz’ün oğlu Furkan Akyüz)
“Gözlerimin nemine bakma babam, sadece çocukluktan ağlıyorum. Yoksa dimdik duruyorum seni izlerken.” (Şehit Cengiz Songür’ün kızı Ayşegül Songür)
“Benim oğlum cennete gitti, onlar ise cehenneme gidecek.” (Şehit Ali Haydar Bengi’nin annesi Cemile Bengi)
9 güzel insan katil kurşunlarla uluslararası sularda sabah namazı vakti şehit edildi. Tıpkı Filistin’de şehit edilen Mahmud’lar, Muhammed’ler, Hazim’ler gibi… Onlar adaletin, barışın, özgürlüğün sembolü olan Mavi Marmara gemisine tek bir amaçla bindi; “Gazze’de uygulanan ambargoyu kırmak ve insani yardım ulaştırmak.” Cevdet Kılıçlar’ın “Filistin sadece dilimizde, konuşuyor ama hiçbir şey yapmıyoruz” sözü, Furkan’ın “Şehadet mi, Annem mi” deyişi ve tüm şehitlerin özel hikayeleri derin bir sessizlikte hepimize çok şey anlatıyor. Aradan geçen iki yılın ve İHH tarafından verilen mücadelenin ardından nihayet 9 Türk vatandaşının şehit olduğu Mavi Marmara baskınıyla ilgili hazırlanan iddianame kabul edildi. İsrail Genelkurmay Başkanı’nın da bulunduğu 4 üst düzey asker hakkında 9 ‘ar kez ağırlaştırılmış müebbetin istendiği iddianame Katil İsrail’i kızdırmış! İsrail’in küstah Dışişleri Bakanı Avigdor Lieberman Avrupa’dan Türkiye ‘ye haddini bildirmesini istemiş! Ademoğlu’nun içindeki merhamet kendi elleri ile kalplerinden kazınınca azgınlıkları da bu merhametsizlikle doğru orantıda gelişiyor. Ulusal hukuk ve uluslararası hukuk nezdinde İsrailli sorumluların cezalandırılmaması için üç maymunu oynayan ABD’nin Başkanı Obama ise Şimon Peres’e Özgürlük Madalyası verdi. Aralarında Peres’in de bulunduğu 13 kişiyi “topluma olan katkılarından dolayı” ödüllendiren ABD, Peres başta olmak üzere bu ödülü verdiği isimlerin bir kez dünya barışı ve kültürüne katkı yaptığını kanıtlayabilir mi? Mümkün değil! Ama derlerse; Ülkemizin en yüksek sivil nişanı olan Özgürlük Madalyası’nı biz onlara ABD’nin ulusal güvenliğine olan katkılarından, dünya üzerindeki kamusal ve özel girişimler ile oluşturdukları kapitalist sistemden ve en önemlisi bozgunculuktan dolayı veriyoruz, o zaman aldıkları ödülü hak etmiş olurlar. Peres’e ve öğrencilerine verilebilecek en anlamlı ödül, adlarının bu dünyada ne şekilde hatırlanacağı olurdu aslında! Mescid-i Aksa imam ve hatibi Şeyh İkrime Sabri’nin “Siyonist işgal askerlerinin Mescid-i Aksa’nın avlusunda işgal rejimi bayrağı açmasının daha önce benzeri görülmemiş tehlikeli bir gelişme” olduğunu dile getirdiği bir zamanda Mavi Marmara, bizlere Kudüs ve Mescid-i Aksa’nın özgürlüğü için nerede durmamız gerektiğini katliamın yıldönümünde bir kez daha hatırlattı. Şehitlerin en büyük bereketlerinden biri de bu değil mi? Paslanan kalplerimizi onurlu mücadeleleri ile onaran o şehitler değil mi ki dünyayı ellerinin tersi ile itmişler! Onların şehadetlerini anlatmayı hangi kelimeler omuzlayabilir ki! Selam olsun Mavi Marmara şehitlerine, Selam olsun Filistin’e… Özgür Kudüs’e giden süreçte açtığınız yola beyaz ne güzel de yakışıyor!
Yayınlanma Tarihi: 02 Haziran 2012
Kategori: Genel
Görüntüleme: 259 Defa
Etiketler: mavimarmara pres israilli